Koç: "Gerçeğe aykırı beyan keyfi uygulamalara sebep olabiliyor"

Avukat Sena Nur Koç, çıktığı günden bu yana tartışmaların odağında olan ve sürekli gündemde kalan Dezenformasyon Yasası hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yasanın herkesi kapsayacak bir nitelikte olduğunu fakat uygulamalarda sorunların çıktığını söyledi.

Kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen 7418 sayılı ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’, 18 Ekim 2022’de resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yapılan düzenlemede özellikle 29 'uncu maddesiyle TCK'nın 217/A maddesine ekleme yapılarak, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ihdas edilmiş, bu suçu işleyenlerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülmüştü.

 

33 GAZETECİ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI

 

“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ibaresi ucu açık bir madde olduğunu ve keyfi uygulamalara sebebiyet vereceğini söyleyen hukukçular tarafından eleştirildi. Özellikle yasanın, ifade ve basın hürriyeti konusunda kısıtlamalara neden olduğu söyleniyor. Nitekim Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre, bu düzenleme kapsamında son bir yılda en az 33 gazeteci hakkında soruşturma açıldı, 6 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı ve kısa süre sonra serbest bırakıldı.

 

 

En sonda Gazeteci Tolga Şardan, "MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı Raporu’nda neler var?" başlıklı yazısı nedeniyle "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan tutuklanan Şardan, daha sonra tahliye kararı verildi.

 

ANAYASA MAHKMESİ RET KARARI VERDİ

 

Anayasa Mahkemesinin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) “dezenformasyon” gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’na (TCK) eklenerek 1 yıldan 3 yıla hapis cezası öngören “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu maddesinin iptali yönündeki talebini oy çokluğuyla geçtiğimiz günlerde reddetti.

 

Çıkan kararlar sonrasında Dezenformasyon Yasası, tekrar gündeme geldi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şanlıurfa İl Başkan yardımcısı aynı zaman yıllardır Şanlıurfa görev yapan başarılı Avukat Sena Nur Koç; yasa ile ilgili yapılan eleştirilerin, yasanın artı ve eksilerini ve basın hürriyetini nasıl etkilediğini Urfa Değişim Mikrofonlarına anlattı.

 

 

HERKESİ KAPSAYACAK BİR YAPTIRIMI VARDIR

 

Dezenformasyon yasasını açıklayan Avukat Sena Nur Koç,” Dezenformasyon yasası halkı yanıltıcı bilgiyi asılsız dayanaksız bir şekilde aktarmaktır. Dezenformasyon yasası TCK’nın 217/A bendinde düzenlenmiştir. Dezenformasyon yasası sadece basına mensuplarına yönelik değil aslında herkesi kapsayacak bir yaptırımı vardır. Fakat uygulamada sıkıntılar çıkıyor” dedi.

 

GERÇEĞE AYKIRI BEYAN TARTIŞMAYA AÇIK BİR KAVRAM

 

Gerçeğe aykırı beyanın tartışmaya çok açık olduğuna değinen Sena Nur Koç, “Dezenformasyon yasası aslında her yasa, yaptırım ve her kanun maddesinde olması gerektiği gibi gereken bir şey fakat dezenformasyon yasasının suiistimal edildiği zamanları çok görüyoruz. Basın ve ifade özgürlüğünü nasıl etkiliyor dersek. Gerçeğe aykırı beyan tartışmaya açık bir kavram. Nasıl neye dayanarak gerçi aykırı bilgi kabul edilecek. Benim ilk eleştirim gerçeğe aykırı beyanını suiistimal etmeleridir. Hem suçların cezaların kanuni ilkesine aykırılık var hem de vatandaşların ifade özgürlüğünü ve basın mensuplarına dayatıcı bir etkisi var ne yazık ki” ifadelerini kullandı.

 

“MADDEDE BELKİ SIKINTI YOK AMA UYGULAMADA SIKINTILAR VAR”

 

Maddenin kendisinde sorun olmadığını fakat maddenin uygulanmasında sorunların çıktığını ve basın hürriyetini zedelendiğini aktaran Koç, “Maddede belki sıkıntı yok ama uygulamada sıkıntılar var. Son bir yılda baktığımızda basın mensuplarımızda 33 tane gazeteci bu yasadan dolayı gözaltına alındı. Gözaltına alınan birçok gazeteci tutuklama kararı verilip daha sonrasında ise çoğu tahliye edildi. Benim buradaki yasayla ilgili eleştirim biraz daha iktidarın yumruğu olarak basın mensuplarına karşı kullanılıyor. Tutuklamalar ifade özgürlüğünü çok kısıtlamaktadır. Bu konuda gerekçelendirmeler çok yetersiz kalıyor. Yasada herhangi bir sorun yok ama işleyişinde sorunlar çıktığı için doğru bulmuyorum” şeklinde konuştu.

 

 

“TÜRKİYE'DE 1984 ROMANINDAN BİR KESİTİ YAŞIYORUZ”

 

Türkiye’de 1984 romanın yaşadığına dikkat çeken Koç, söz konusu yasaya gelen eleştirilerin nedenini şu şekilde açıkladı:

 

“Gerçeğe aykırı beyan keyfi uygulamalara sebep olabiliyor. Yapılan haberin konusu ne ise haberi yapılan kişilerin çıkarına ve menfaatine ters düşecek bir durum söz konusu olduğu zaman, dezenformasyon yasası ile ilgili bir ihbar oluşturulup orada basın mensuplarının ifade özgürlüğünü ihlal edebiliyorlar. Bu bakımdan dolayı bu yasaya eleştiriler geliyor. Bu yasada gidişat ve uygulama biraz daha adilane işlese belki dedikleri eleştiri oluşturmayacaktır. Ama biz biraz daha Türkiye'de 1984 romanından bir kesiti yaşıyoruz. Çünkü 1984 romanında gerçek bakanlığı vardır. Bizde de gerçekler ve asılsızlar biraz karışmış vaziyette. Basın mensupları gerçekleri aktarıldığı zaman da tutuklanabiliyorlar.”

 

İFADE HAKKINI SINIRLANDIRMA SÖZ KONUSU

 

Yasanın ifade hakkını sınırlandırdığını kaydeden Sena Nur Koç, “Yasa ile ilgili uygulamalarda ana ilkelere aykırılık vardır. Bundan dolayı gerçeğe aykırı beyan tartışmaya çok açıktır. Bununla alakalı somut bir şey sunamıyorlar ve “halkı yanıltıcı bilgi alenen yayma suçu” ucu açık bir kavram. O yüzden tutuklanan bütün basın mensupları tahliye ediliyor. Aslında burada ifade hakkını sınırlandırma söz konusudur” dedi.

 

“DEZENFORMASYON YASASI, İKTİDARIN YUMRUĞU OLARAK KULLANILIYOR”

 

Dezenformasyon yasasının, iktidarın yumruğu olarak kullanıldığını bildiren Koç,” Anayasa Mahkemesin dezenformasyon yasasına ret kararı verdi ve biz bu kararı bekliyorduk zaten. Tolga Şardan gözaltına alındı ve daha sonrasında serbest bırakıldı. Gerçeğe aykırı beyan sebeplerinden dolayı tutuklanmıştı fakat kanıtlanamadı. Çünkü aslında orada, “MİT’in cumhurbaşkanına sunduğu raporda neler var” başlıklı yazısından dolayı tutuklanmıştı. Burada da basına açık bir şekilde bir şey sunulamadığı için Tolga Şardan da bunu haber yaptı ve elindeki belgeler her ne olursa olsun orada bir baskı yaratılmak istenmişti ve tutuklama kararı verildi daha sonrasında ise serbest bırakıldı. Burada bir mağduriyet söz konusu ve bu mağduriyetler giderilmiyor. Yine bahsettiğimiz gibi bu yasa iktidar yumruğu olarak kullanılıyor. Bu yüzden bu kararı doğru bulmuyorum” diye konuştu.

 

 

“TARAFLARI SİYASETİ YORMADAN VE BAĞIMSIZ BİR ŞEKİLDE YÜRÜTMEK GEREKİYOR”

 

Yasanın olumlu yönlerine değinen Avukat Sena Nur Koç; “Hukuk her şeydir. Eğer hukuk doğru uygulanmıyorsa herkese geçmiş olsun” diyerek konuşmasını şu açıklamalarla sonlandırdı:

 

“Biz bu yasanın hep olumsuz yanlarını konuştuk yani uygulama konusunda olumsuz yanlarını konuştuk. Mesnetsiz dayanaksız haber hep vardı. Dayanaksız haberler kişinin lehine kullanıldığı zaman ve tenzih ederek söylüyorum maddi beklenti içerisinde yapılan haberler var. Bu tür haberler için uygulamada olabilir. Uygulamayı çok sabit bir şekilde ilerletebilmek gerekiyor. Tarafları siyaseti yormadan ve bağımsız bir şekilde yürütmek gerekiyor.   

 

“HUKUK DOĞRU UYGULANMIYORSA HERKESE GEÇMİŞ OLSUN”

 

 Tüm sorunumuz aslında hukuku uygulama açısında Türkiye sorunlar yaşıyor. En sonunda da hukukla alakalı bir şey söylemek istiyorum. Anayasa mahkemesi Can Atalay’la ilgili verdiği kararı Yargıtay’ın tanımaması üzücü. Ne yazık ki bu konuda gerekli tepkiler gösterilmiyor bu da benim eleştirim olsun.  Ne yazık ki bu konuda hukuk çiğneniyor. Bir garabet var ve hukukun normları ile ilgili sıkıntılar var. Biraz da hukukun işleyişinde düzeltmelerin yapılması gerekiyor. Hukuk her şeydir. Eğer hukuk doğru uygulanmıyorsa herkese geçmiş olsun.”